Wolfgang Amadeus Mozart


35 Yıl yaşayan, 626 eser üreten, 5 yaşında
senfoni besteleyen dahi besteci …Wolfgang Amadeus Mozart 27 Ocak 1756 tarihinde Avusturya ‘ nın Salzburg şehrinde doğmuştur. İlk yıllarında, Mozart birçok Avrupa gezisine çıkmıştır. Bunlardan ilki 1762 yılında, Bavyera Elektörlüğünün başkenti Münih’te, Bavyera Kurfüstü (Elektör prensi) 3. Maximillian’ın sarayında verdiği konserdir. Aynı yıl Prag ve Viyana’da da imparatorluk saraylarında konserler vermiştir. Konser turu, 3 buçuk yıl sürmüş ve Wolfgang babası ile beraber Münih, Mannheim, Paris, Lahey, tekrar Paris, Zürih, Donaueschingen ve Münih’te konserler vermiştir. Bu gezisi sırasında, Mozart birçok ünlü müzisyenle tanışmış ve kendisi de bu müzisyenlerin eserlerini dinlemiştir. En önemli esin kaynaklarından biri Johann Christian Bach’tır, onunla da 1764-1765 yıllarında Londra’da arkadaş olmuşlardır. Bach’ın eserleri birçok kez Mozart’ın esinlendiği eserler olarak gösterilmiştir. 1767 yılında Bach ve Mozart Birlikte Viyana’ya gitmiştir. 1768 yılının Kasım ayına kadar Viyana’da kalmışlardır. Mozart Viyana’ da çiçek hastalığına yakalanmıştır. İyileşmesi babası Leopold tarafından Tanrı’nın oğlu için sevgisini temsil etmektedir. Salzburg’da yaşadığı bir yıl boyunca, üç kez İtalya’ya yolculuğa çıkmıştır. 1769 yılı Kasım ayından, 1771 yılı Mart ayına kadar, 1771 yılının Ağustos ayından Kasım ayına kadar ve 1772 yılının Ekim ayı ve 1773 yılı Mart ayı arası dönemde Mozart, üç opera bestelemiştir. Bunlar “Mitridate Rè di Ponto” , “Ascanio in Alba” ve “Lucio Silla” dır. Üç opera da Milan’da oynanmıştır. Bu gezilerin ilkinde, Mozart Venedik’te Andrea Luchesi ile ve G.B. Martini ile Bologna’da buluşmuş ve Accademia Filarmonicanın bir üyesi olarak kabul edilmiştir. Mozart’ın İtalya’ya ya yaptığı yolculuğun anlatılan efsanevi bir hikayesi bulunmaktadır. Gregorio Allegri’nin Miserere’sini Sistina Şapeli’nde duyup, tamamını hafızasına yazdığı ve yalnız bunu yaparken parçadaki küçük hataları düzelttiği söylenmektedir. Mozart böylece Vatikan malının ilk illegal kopyasını üretmiştir. 23 Eylül 1777’de annesi ile beraber Mozart, Münih, Mannheim ve Paris’i kapsayan bir Avrupa turuna çıkmıştır. Mannheim’da, o dönemin en iyisi Mannheim orkestrası ile çalmıştır. Aloysia Weber’e aşık olmuş, bir süre beraber olan çift ancak daha sonra ayrılmıştır. Mozart 4 yıl sonra Aloysia’nın kız kardeşi Constanze ile evlenmiştir. Paris’e yaptığı ziyaret başarısızlıkla sonuçlanmış, bu sırada da annesi 1778 yılında ölmüştür. Mozart’ın, ilk büyük operası İdomeneo 1780 yılında Münih’te oynanmıştır. Ertesi yıl, Viyana’yı patronu, Prens Başpiskopos Colloredo ile ziyaret etmiştir. Salzburg’a geri döndüklerinde, opera şefi olan Mozart, isyanını arttırmış ve başpiskoposun müzik işleriyle ilgilenmek istemediğini belirtmiştir. Bu düşüncelerini açıkça ifade etmesi başpiskoposun desteğini çekmesine neden olmuştur. Mozart bundan sonra, aristokrasinin ilgisiyle özgür olarak müziğini geliştirmek için Viyana’ya yerleşmiştir. Mozart Türk tarihi için önem taşımaktadır. Türklerin Avrupa’da moda olduğu o yıllarda, Mehter ritminden esinlenerek, 11 numaralı La Majör Piyano Sonatı’nın 3. bölümünde “Ronda alla Turca” (Türk Marşı)’nı bestelemiştir. Ayrıca Viyana’da Türk elçinin kızı Zaide için adına opera bestelemiştir. 4 Ağustos 1782’de, babasının istememesine rağmen Constanze Weber ile evlenmiştir. Constanze’nin babası Fridolin Weber, Carl Maria von Weber’in Franz Anton Weber’den üvey kardeşidir. 6 çocukları olmasına rağmen, sadece 2 tanesi çocukluktan sonra yaşamıştır. Carl Thomas Mozart ve Franz Xaver Wolfgang Mozart . Carl ve Franz hiç evlenmemiş, yetişkinliğe erişebilen çocuğu olmamıştır. Carl’ın Constanza isminde bir kızı olmuş, o da 1833 yılında çocukken ölmüştür. 1782 yılı Mozart’ın kariyeri için verimli bir yıl olmuştur. Operası (Saraydan Kız Kaçırma ) müthiş bir başarıya ulaşmıştır. Bu operasında bahsedilen saray, Topkapı Sarayı değil, Akdeniz kıyılarında bir yazlık saraydır yani yazlık köşktür. Opera Türk’lerin bulunduğu Osmanlı ülkelerinde geçmektedir. Selim Paşa’nın ve harem ağası Osman’ın tutsağı olan Konstanze ve İngiliz hizmetkarı Blonde’yi, Konstanze’nin nişanlısı bir İspanyol soylusu olan Belmonto kaçırmaya çalışır. En sonunda da Selim Paşa Belmont ve Konstanze’nin birleşmesine razı olur. Ardından konserlere çıkan Mozart, kendi piyano konçertolarının yönetmenliğinin yanı sıra, solo olarak da enstrümanlar çalmıştır. Mozart, 1782 ve 1783 yılları arasında Johann Sebastian Bach ve George Frideric Handel’in eserlerine sahip olan Baron Gottfried van Swieten sayesinde bu bestekarlara, aşinalık kazanmıştır. Mozart’ın bu eserler üzerindeki çalışmaları, Barok tarzında yeni bir müzik stili ve dili yaratılmasını sağlamıştır. Sihirli Flüt bu örneklerden biridir ve finali de 41. Senfoni’dir. 1783 yılında Wolfgang ve Constanze, babası Leopold’u Salzburg’da ziyaret etmişlerdir fakat babası bu ziyareti iyi karşılamamıştır. Ancak bu ilham, Mozart’ın duasal eserlerinden biri, (Do Minör Büyük Ayini) henüz bitmemiş olsa da Salzburg’da gösterime girmiştir. Bu eser bugün hâlâ en tanınmış eserlerindendir. Wolfgang eşi Constanze’nin Leopold’ün sevgisini almak için başrolde solo şarkı söylemesini sağlamıştır. Viyana’daki ilk yıllarında, Mozart Beethoven’ın da hocası olan 100’ün üzerinde senfoni bestelemiş Franz Joseph Haydn ile tanışmış ve arkadaş olmuştur. Haydn ne zaman Viyana’yı ziyaret etse beraber yaylı kuartet çalmışlardır. Mozart’ın Haydn’a çaldığı 6 kuartet 1782 ile 1785 yılları arasında yazılmıştır. Bunlar Haydn’ın Opus 33 setine karşı bir yanıt niteliği taşımaktadır. Haydn’a yazdığı bir mektupta Mozart şu sözleri yazmıştır: “Çocuklarını büyük bir dünyaya göndermeye karar veren bir baba, onlara o dönemde meşhur bir insanın koruması ve öncülük etmesi gerektiğini düşünmüştü. Sonunda en iyi dostlar haline gelmişlerdi. Ben de aynı yolla, size 6 çocuğumu gönderiyorum… Lütfen onları nezaketle; bir baba, bir yol gösterici ve bir arkadaş olarak alınız!… Ancak, size yalvarıyorum; lütfen babalarının gözlerinden kaçan hatalar için anlayış gösteriniz ve saygı duyduğum cömert dostluğunuzu esirgemeyiniz.” Haydn bunun üzerine Mozart’a büyük bir hayranlık duymuş ve Mozart’ın son 3 serisini dinledikten sonra babası Leopold’a “Tanrı ve dürüst insanlığım üzerine size derim ki, çocuğunuz yüzyüze veya ismiyle tanıdığım en büyük bestekardır. Zevk ve daha önemlisi, bestekarlığın en derin bilgisine sahip.” demiştir. Mozart 1782 ila 1785 yılları arasında piyano konçertolarında solo olarak çıktığı seri konserler vermiş ve bunlar en güzel çalışmaları olarak kabul ettirmiştir. Bu konserler finansal açıdan da başarılı olmuştur. 1785 yılından sonra ise, Mozart sahneye daha az çıkmış ve sadece birkaç konçerto yazmıştır. Maynard Solomon bunu Mozart’ın elindeki yaralardan dolayı olduğunu söylemektedir, başka bir bakış açısına göre ise halk artık ona aynı ilgiyi göstermemektedir. Mozart 18’inci yüzyıl Avrupa’sındaki Aydınlanma Çağı’ndan da esinlenmiş ve 1784 yılında Mason olmuştur. Locası spesifik olarak deist yerine katoliktir ve babası 1787 yılında ölmeden önce de babasını kendi inanışına çekmeye çalışmıştır. Sihirli Flüt , sondan ikinci operası, da masonik alegoriler içermektedir. Mozart ayrıca Haydn ile aynı mason locasındadır. Mozart hayatında genellikle refah içinde yaşamış, nadiren maddi zorluklar yaşamıştır. Ancak, bu yaşadığı zorluklar birçok kez abartılmış ve romantikleştirilmiştir. Arkadaşlarından birçok kez borç almış ve pek çok borcu ödeyemeden ölmüştür. 1784 ile 1787 yılları arasında bugün de ziyaret edilen Domgasse 5’te St. Stephen Katedrali arkasında, yedi odalı bir apartmanda yaşamıştır. Burada 1786 yılında ” Figaro’nun Düğünü “ operasını bestelemiştir. Mozart’ın Prag ve halkıyla özel bir ilişkisi olmuştur. Buradaki seyircisi, Figaro’yu Viyana’dakilerden daha fazla kutlamıştır. “Praglılarım beni anlıyor” sözü de Bohemya’da oldukça ünlü olmuştur. Birçok turist, Prag’daki izlerini takip eder ve Mozart Müzesi, yaşadığı Bertramka Villası’nda oda orkestralarını dinlerler. Prag şehri, Mozart’a hayatının geri kalanında finansal olarak komisyonlar aracılığıyla destek sağlamıştır. Don Giovanni 29 Ekim 1787’de Estates Tiyatro’sunda gösterime girmiştir. Mozart son operası “Titus’un merhameti “6 Eylül 1791’de, yine bu şehirde Leopold II’nın Bohemya Krallığı taç giyme töreninde gerçekleşmiştir. Mozart bu görevi, Antonio Salieri’nin açıkca reddetmesi üzerine almıştır. Mozart’ın son hastalığı ve ölümü üzerine incelemeler netliğe kavuşmamıştır. Romantik efsaneler ve birbiriyle uyuşmayan teoriler mevcuttur. Birçok araştırmacı, Mozart’ın hastalığının yükselme durumunda anlaşamaz. Özellikle hangi noktada Mozart hastalığı hakkında haberdar olduğu ve bu eserlerini etkileyip etkilemediğidir. Romantik bakış açısı, hastalığının giderek kötüye gittiğine ve bunun da eserlerine paralel bir şekilde yansıdığını savunmaktadır. Bunun karşısında ise, günümüzdeki bazı araştırmacılar, durumunun iyi olduğunu ve ölümünün ailesi ve arkadaşlarında ani bir şok etkisi yarattığını belirtmektedir. Hastalığının asıl sebebi de bir varsayımdır. Ölüm kayıtları “mühim darı tanesi ateşi” dir ve bu, sebebi modern tıpta açıklanabilen bir tanım değildir. Birçok teori önerilmiştir, bunların arasında, trişinoz, civa zehirlenmesi ve ateşli romatizma da vardır. Hastaların kanatılması o dönemde genelde uygulanan bir anlayıştı ve bu da sebepler arasında gösterilmektedir. Mozart, 5 Aralık 1791 tarihinde gece 1 sularında Viyana’da ölmüştür. Mozart’ın son sözleri: “Ölümün tadı dudaklarımda… Bu dünyadan olmayan bir şey hissediyorum” olmuştur. Hastalığının yükselmesi ile, son çalışması Requiem ile birlikte Zauberflöte’dir. Yalnız Zauberflöte’yi ölümünden önce bitirmiş ve sahnelere çıkarıp ünlü yapmıştır, ama Requem’i bitiremeden ölmüştür. Bu iki çalışmasına daha ölümünden birkaç gün önce başlamıştır. Popüler efsaneye göre, Requiem’de Mozart kendi ölümünü düşünerek bu besteyi yapmıştır ve bu dünya sonrasından bir haberci bunu maddi olarak desteklemiştir. Belgesellerdeki bulgular, bu anonim desteğin Schloss Stuppach Kontu Franz Walsegg tarafından geldiğini ispatlamıştır. Eserin büyük bir çoğunluğu da, Mozart’ın sağlığı yerindeyken yazılmıştır. Genç bir bestekâr ve Mozart’ın öğrencisi Franz Xaver Süssmayr, Constanze tarafından Requiem’i bitirmesi için görevlendirilmiştir. İlk görevlendirilen Süssmayr değildir, Constanze öncelikle Joseph Eybler’e başvurmuş, ancak Eybler becerememiş ve görevi reddetmiştir. Mezar taşının üstünde adının yazmadığı bir mezarda yattığı için, genelde Mozart’ın parasız ve unutulmuş olarak öldüğü söylenmektedir. Ancak, Viyana’da eskisi kadar yüksek yaşam standartlarında yaşamasa da, komisyonlardan iyi bir gelir elde ettiği bilinmektedir. Yılda yaklaşık olarak 10,000 florin kazanıyordu, bu da 2006 yılına göre göre 42,000 Dolar (ya da 63,000 TL) etmektedir. Söz konusu miktar O’nu 18’inci yüzyılda Dünya’da en fazla para kazanan %5’in içerisine sokmaktadır. Ancak, servetini kontrol edemediği söylenmektedir. Annesi hakkında “Wolfgang ne zaman yeni bir şeyler kazanırsa, kendisini ve malını etrafına veriyordu” demiştir. Oldukça masraflı yaşamı da, onu birçok kez kredi almaya yöneltmiştir. Birçok yalvarış mektupları hâlâ günümüzde vardır, ama fakirliğine değin harcamalarına olduğu kadar fazla bir delil yoktur. Toplu bir mezarda değil, 1785 Avusturya kanunlarına göre halka ait bir mezara gömülmüştür. St. Marx mezarlığındaki orijinal mezarı kaybolsa da, anıtsal mezartaşları buraya ve Zentralfriedhof’a yerleştirilmiştir. 2005 yılında Avusturya’nın Inssbruk Üniversitesi ve Maryland-Rockville’deki DNA laboratuvarlarında, Avusturya Müzesi’ndeki Mozart’ın kafatasının ona ait olup olmadığı araştırılmış ve bu ananesinin ve yeğeninin DNA’leriyle karşılaştırılmıştır. Test sonuçları yetersiz kalmıştır ve DNA örneklerinin birbiriyle bir alakası bulunamamıştır. 1809 yılında Mozart’ ın eşi Constanze, Danimarkalı diplomat Georg Nikolaus von Nissen ile evlenmiştir. Constanze yeni eşi de Mozart’ın büyük bir hayranıdır ve Mozart üzerine bir biyografi yazmıştır. Ömrü süresince bunu bitiremese de, öldükten sonra, Constanze bitirmiş ve yayınlamıştır. Ölümünden bu yana geçen iki asırlık zaman içinde, her kuşak onun eserlerinde bir başka anlam ve güzellik bulmuştur. Eserlerindeki derin anlam ruhlara işledikçe Mozart’ın insanlığa yardımı daha da önem kazanacağı düşünülmektedir. Mozart’ın müziği, Hayden’inki gibi, klasik müziğin ilk örneklerindendir. Çalışmaları, o dönemin tarzını değiştirmiş ve barok tarzı ile de karışımını sağlamıştır. Mozart’ın bir özelliği de çok yönlü bir besteci olması ve hemen hemen her türde müzik yazmasıydı. Bunların arasında senfoni, opera, solo konçerto, oda orkestrası, yaylı kuartet ve yaylı kintet ve piyano sonatları da vardır. Bu türlerin hiçbiri yeni değildi, ama piyano konçertosu Mozart’ın tek başına geliştirdiği ve popüler ettiği bir türdür. Ayrıca önemli sayıda dini müzik de yayımlamış, bunların arasında ayin müzikleri de vardı ve birçok dans müziği de bestelemiştir. Bazı örnekleri; divertimenti, serenad ve diğer hafif eğlenceli türlerdir. Mozart bebekliğinden itibaren müthiş bir kulağa sahipti. Duyduğu her müziği hafızasına bir daha çıkmayacak üzere yazabiliyordu. Çok sık seyahat ettiği içinde, nadir bir tecrübe koleksiyonu edinmiştir. Londra’da bir çocuk olarak J.C. Bach ile karşılaşmış ve müziğini dinlemiştir. Paris, Mannheim ve Viyana’da da buradaki bestekarlarla tanışmıştır. Muhteşem Mannheim orkestrasıyla beraber çalışmıştır. İtalyan açılışları ve opera buffalarıyla karşılaşmış bunlarda gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Mozart olgunlaştıkça, Barok müziğinden birtakım yeni özellikler daha adapte etmiştir. Örnek olarak, 29. Senfoni’nin La Majör’ünde kontrpuana ait iki veya daha çok sayıda melodinin bir arada çalınmasından meydana gelmiş tema kullanıyordu ilk hareketinde ve düzensiz ifade uzunluklarını denemiştir. Mozart’ın çalışma hayatında odağı enstrümental müzikle, operalar arasında gitmiş gelmiştir. Senfonilerinde çözülemeyecek seviyede komplike bir şekilde orkestrasını kullanması, orkestranın psikolojik etkilerini geliştirmiş ve daha sonra da opera olmayan eserlerinde de görülmüştür. Mozart için Türklerin ayrı bir önemi vardır, Türkler için de Mozart’ın. Mozart Türklerle, müzik ve töreleriyle gençlik çağlarıyla başlayarak ilgilenmiştir. Osmanlıların Viyana’yı kuşatması sırasında ve sonrasında, Avrupalılar, özelliklede de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun yurttaşları Türklerle yakın ilişkilere girmiştir. Mozart’ın nesiller boyunca, tüm müzik türlerinin bestekarlar üzerindeki etkisi oldukça büyüktür. Mozart’dan sonraki tüm önemli bestekarlar Mozart’ın büyüklüğünden bahsetmiştir. Rossini Mozart hakkında “O bir dahi kadar bilgili ve bilgi kadar dahi olan tek müzisyendi.” demiştir. Ludwig van Beethoven’in Mozart hayranlığı da açıktır. Beethoven, Mozart’ı birçok kez kendisine örnek olarak almıştır. Örnek olarak, Beethoven’in Sol majör 4. Piyano Konçertosu Mozart’ın Do majör Piyano Konçerto’suna bir göstergedir. Beethoven’in apartmanında öğrencilerinden birine, Mozart’ın Do majör kuartet’ini gösterip “Ah, ne eser. Bu, Mozart’ın ‘İşte benim yapabileceğim bu, dinleyebilecek kulakların olsaydı!’ demesidir.” demiştir. Beethoven’in daha birçok eseri Mozart’ın eserlerine benzemekte ve çağrıştırmaktadır. Bunlara Beethoven’in Do minör 3. Piyano Konçertosu ile Mozart’ın Do minör 24. Piyano Konçerto’su da dahildir. İkisi de Haydn öğrencisi olup buluştuklarına inanılır ve Mozart’ın da Beethoven hakkında “Dünyaya hakkında bahsedilecek bir şey bırakacak.” dediği söylenmektedir. Çaykovski, “Mozartiana”yı Mozart’ı övmek için yazmıştır. Max Reger’in 1914 yılında yazdığı “Mozart Tema”sı da en tanınmış eserlerinden biridir. Mozart, Frédéric Chopin, Franz Schubert, Peter İlyiç Çaykovski, Robert Schumann ve birçok besteci tarafından en iyi olarak gösterilmiştir. Hatta Frédéric Chopin, cenazesinde kendi yazdığı cenaze müziğini değil Mozart’ın Requiem’inin çalınmasını istemiştir. Mozart popüler müzik için de bir ilham kaynağı olarak kalmıştır. Jazz, Rock, hatta Heavy Metale kadar tüm tarzlar Mozart’tan etkilenmiştir. Jazz piyanisti Chick Corea, Mozart’ın piyano konçertolarını çalarken kendisini konçertolar yazmaya esinlenmiştir. Mozart öldükten sonra, eserlerinin dizilimi için birçok defa uğraşılmıştır. Ancak, bunu 12 yıllık bir uğraşı sonunda, 1862 yılında Ludwig von Köchel başarmıştır. Mozart’ın hâlen eserleri Köchel’in katalog numaralarına göre sıralandırılmıştır. Mozart bestekarlar arasında doğal olmayan bir efsane yumağıyla karşılaşmıştır. Çünkü ilk biyografisini yazanlar onu şahsen tanıyorlardı. Bir ürün sunabilmek için hayali öğeler eklemek zorunda kalıyorlardı. Bu söylenceler, Mozart öldükten sonra başladı ama pek azı belli kanıtlar etrafındaydı. Bunlardan biri de Mozart’ın Requiem’ini kendi ölümünü düşünerek yazması üzerineydi. Mozart ve Antonio Salieri arasındaki büyük bir rekabet vardı. Bazı versiyonlarda, Salieri’nin verdiği bir zehir nedeniyle ölen Mozart, Aleksandr Puşkin’in “Mozart ve Salieri” isimli oyununa, Nikolay Rimsky-Korsakov’un “Mozart ve Salieri” isimli operasına ve Peter Shaffer’in “Amadeus” isimli oyununa konu olmuştur. Amadeus ayrıca bir film olarak da çekilmiştir. Shaffer’in oyunundaki Mozart görüntüsü oldukça tepki almıştır ve birçok kişi haksız bir şekilde Mozart’ın kişiliğinin abartıldığını hissetmiştir ama elbette Mozart’ın deli dolu bir kişiliği olduğu doğrudur. Başka bir tartışma konusu da Mozart’ın çocukluktan ölümüne kadar insanüstü dehasıdır. Bazıları ilk eserlerini basit ve unutulabilir bulurken diğerleri Mozart’ın 5 yaşında yazdığı esere bile hayranlık duyarlar. İlk bestelerinin bir bölümü hâlâ oldukça popülerdir. Başka bir söyleyiş de henüz 5 ya da 6 yaşındayken gözleri kapalı olarak ellerini çapraz bir şekilde tutup piyanoyu çalabildiğidir. Benjamin Simkin, Mozart üzerine yazdığı bir kitapta Mozart’ın Tourette sendromu yaşadığını öngörmüştür. Ancak, hiçbir Tourette sendrom uzmanı, organizasyonu veya psikiyatrist Mozart’ın böyle bir sendroma sahip olduğunu söylememiştir ve birçoğu da yeteri kadar delilin olmadığını vurgular. Mozart dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük müzik dehalarından biri olarak kabul edilmektedir. 35 yıllık bir ömür yaşaması ve bu ömre 626 ölümsüz eser bırakması, kendisi belki de müzik dünyasının en büyük kazançlarından biri olarak görünse de, kısa ömrü de müzik dünyasının en büyük kaybıdır.ESERLERİ: Tevrat’taki Birinci Emir için zorunluluk, Apollo ile Hyacinth, Bastien ve Bastienne, Bir ahmak taklitçisi, Mitridates, Pontus Kralı,, Alba’da Ascanius, Scipio’nun Rüyası, Lucius Sillus, Bahçivan taklidçisi genç kız, Çoban Kral, Thamos, Mısır Kralı, Zaide, İdomeneo, Girit Kralı, Saraydan Kız Kaçırma, Kahire Kazı, Aldatılmış Damat, Dramturg, Figaro’nun düğünü, Don Giovanni veya Don Juan, Kadınlar işte öyledir, Titus’un merhameti, Sihirli Flüt.

PHP Code Snippets Powered By : XYZScripts.com