FOVİZM (YIRTICILIK)


Henri Matisse – Woman With a Hat

Modern Sanat Sözlüğüne göre Fovizmin tarifi şöyledir. “Saf renklerin alabildiklerine gelişmesi, açılmasıdır”. Bu temele dayanan Fovizm, 20. yüzyılın ilk sanat devrimidir. 1898-1908 yılları arasında Henri Matisse tarafından Fransa’da geliştirilen bir sanat akımıdır. Matisse’in “Bir tabloya bakarken onun neyi göstermek istediğini unutmak gerek.” diyen bir felsefesi vardır. Fovizm’ in en önemli özelliği, tüpten çıkmış gibi çiğ ve bağıran renklerin doğrudan kullanımıdır. Matisse, Derain ve Vlaminck’in Paris’te açtıkları bir sergide akım ilk kez duyulmuştur. 1905 yılında gerçekleşen bu sergi modern resme birçok katkıda bulunmuştur. Sergiye gelenler daha önce hiç karşılaşmadıkları bir anlatımla karşılaşmışlardır. Bu resimlerde renkler birbiri ile hemen hemen hiç karışmamışlardı. Biçimlerde de derinlik yoktu. Ressamlar hiçbir kayıt tanımadan kendilerini duygularına vermişlerdi. O zamana kadar henüz Empresyonizme dahi iyice alışamamış olan halk sergideki bu yapıtları tepki ile karşıladı. Tuval üzerine sürülmüş doğrudan renkler, bozuk perspektif gelenleri şaşırtmıştır. Sergide bulunan ünlü eleştirmen Louis Vauxcelles çarpıcı ve hırçın çalışmalara bakarak yapıtların arasında klasik İtalyan üslubundaki küçük bir heykeli görünce “Vahşiler arasında bir Donatello” demişti. Akım adını bu hitaptan almıştır. Fovizm’de en önemli unsur görselliktir. Fovist ressamlar, İzlenimciler gibi, doğrudan doğayı betimlemişlerdir, fakat onların yapıtlarında yoğun bir dışa vurumcu tepki izlenmektedir. Fovizm’i, Empres¬yonizm ve Neo-Empresyonizm akımlarının bir sonu¬cu, normal bir devamı olarak ele almak gerekmektedir. Bu iki ekol, renk teorile¬rini, bilimin renk üstündeki son buluşlarını kullana¬rak onları resim plânına aktarmış, rengi, hiçbir sa¬nat çağının görmediği parlaklığa yükseltmişlerdir. Tablo onlarla ancak renkle, rengin bahşettiği zen¬ginlikle yaşamaktadır. Fovizm, Empresyonizm ve Neo-Empresyonizm’in sağladığı renk egemenliğini sınırsız ve sistemsiz de¬necek bir coşkunlukla kullanmıştır. Renk coşkunluğu bu akımla son basamağa çıkmıştır. Fovistler renk taşkınlığında sınır tanımamışlardır. Henri Matisse, Andre Derain, Vlaminck, Camoin, Manguin, Friesz ve Raoul Dufy o güne kadar hiçbir res¬samın uygulamaya cesaret etmediği aşırı renk ahenklerini başarmışlardır. Mesela; güneş batışını tas¬vir eden bir tabloda ağaç kütükleri düpedüz kırmızı, ya da turuncu, karşı dağlar masmavi, yada mor olarak resmetmişlerdir. Yer kanarya sarısı, yapraklar çiğ yeşilidir. Resimde iki renk kıymetini birbirine bağlayan “geçiş renkle¬ri” denilen griler, sönük kıymetler genç ressamların tablolarında hemen hemen yok denilecek kadar az¬dır. Her tablo, asılı bulunduğu duvarda, bir renk bom¬bası şiddetiyle patlıyor, birbirine zıt, karşıt renkle¬riyle gözleri sanki hırpalıyordu. Fovizm, resim dünyasında bir an parlayıp çabuk sönen, ama yüzyılımızın başında değerli eserler vere¬rek yeni yollar açan bir “havaî fişek” gibi olmuştur. Za¬manla Fovistler, teker teker başlangıçtaki heyecanla¬rını yitirmişlerdir. Henri Matisse Doğu minyatürlerini inceleyerek bilinen üslûbu¬na kavuşmuştur Andre Derain klâsik geleneklere saplan¬mış, kara, koyu renkli paleti benimsemiş, renk cümbü¬şünden vazgeçmiştir. İlkin ateşli birer “yırtıcı hayvan” olan Marquet, Friesz, Braue, Rouault, Van Dongen ve başkaları daha mülayim, daha ölçülü renk âhenklerine dönmüşlerdir.

TEMSİLCİLERİ
Henri Matisse
André Derain
Maruice De Vlaminck
Raoul Duffy
Georges Braque
Albert Marquet
Kees van Dongen
Henri Manguin

PHP Code Snippets Powered By : XYZScripts.com