Anton Pavloviç Çehov

Babasının yanında bakkal çıraklığı yapan aynı zamanda doktor da olan ünlü Rus yazar …

Anton Pavloviç Çehov 29 Ocak 1860 tarihinde Taganrog şehrinde doğmuştur. Taganrog Rusya’nın güneyinde Azak Denizi kıyılarında bulunan bir şehirdir. Babası Pavel Çehov bir bakkaldır. Dört çocuklu bir ailenin ortanca çocuğudur. Babası, ticaretten çok dini konulara eğilimleri olan sert ve otoriter bir adamdır. Çehov babasının baskısıyla kilise korosunda ilahi söylüyor, aynı zamanda babası ticarette başarılı olmadığı için dükkan işleriyle de ilgileniyordu. Bu durum lise eğitiminin çok uzamasına neden olmuştur. Çehov, bir süre Yunanlı çocukların devam ettiği yerel bir okulda okumuştur. Daha sonra on yıl boyunca lisede Yunan ve Latin klasikleriyle temel bir eğitim görmüştür. Düş gücüne fazlasıyla olanak tanıyan bu eğitim Çehov’un yaşamı boyunca klasiklerden hoşnut olamamasına yol açmıştır. ‘Edebiyat Öğretmeni’ adlı hikâyesini üniversite yıllarında yazmıştır. 1876 yılında babası iflas etmiş bu durum Moskova’ya taşınmaları ile sonuçlanmıştır. Çehov bir ağabeyi ile birlikte Tagangrog’da kalarak liseye devam etmiştir. Üç yıl boyunca, henüz çok genç olmasına karşın kendi hayatını kendi kazanmıştır. Çehov’un hikayelerinde çocuklar oldukça geniş yer tutmuştur. Onun hikayelerinde mutlu, çoşkulu çocuklar çok azdır. Tıpkı kendi çocukluğu gibi hüzünlü, incinmiş çocuklar vardır. 1879 yılında liseyi bitirmiş ve Moskova’ya giderek tıp fakültesine kayıt olmuş; 1884 yılında doktor olarak mezun olmuştur. Tıp öğrenimi sırasında ailenin geçimine katkıda bulunmak için çeşitli dergilerde yazılar yazmıştır. Bu dönemde yazdığı yazılarını ‘Melbourne’ün Masalları’ adlı kitapta toplayarak üniversiteyi bitirdiği yıl ilk kitabını yayınlamıştır. Çehov’un sistemli, düzenli bir sosyal- politik görüşü hiçbir zaman olmamıştır. Her türlü haksızlığa, bayağılığa, dalkavukluğa, ikiyüzlülüğe düşmandı. Eserlerinde bu sosyal kusurları her zaman ele almıştır. Çehov, üniversiteyi bitirir bitirmez hekimliğe başlamıştır. ‘Cerrahlık’, ‘Cansız Ceset’, ‘Kaçak’ adlı hikâyelerini bu dönemde yazmıştır. Hekimlik çok vaktini aldığından yazmasına engel olmaya başlayınca hekimlikten vazgeçip yazarlığa yönelmiştir. Yazdıklarında hekimliğinin izleri çok net görünmektedir. Pek çok kimse onun Çarlık Rusyasını anlatışını, bir doktorun hastalığı teşhis edişine benzetmektedir. Çehov her zaman bilime bağlı bir kişi olmuştur. Bu ;”Darwin’i okuyorum. Ne haşmet! Müthiş seviyorum onu.” sözleriyle ifade etmiştir. 1887 yılında ‘Alacakaranlıkta’ adlı öykü kitabıyla Rus Akademisi tarafından verilen Puşkin ödülünü kazanmıştır. Aynı yıl ilk büyük tiyatro oyunu ‘İvanov’, Moskova’daki Korsch Tiyatrosunda sergilenmiştir. 1892 yılında ünlü öyküsü ‘6. Koğuş’ yayınlanmıştır. Aynı yıl kolera salgını olan bölgelerde doktor olarak aktif rol oynamıştır. Merkez Rusya’da bir Melikhov adını verdiği bir malikane satın alarak taşınmış ve yaşamında “Melihova dönemi” denilen yeni bir dönem böylece başlamıştır. Bu dönemde yaratıcılığının zirvesine ulaşmıştır. Malikanesi sürekli dost ziyaretleriyle şenlenmiş, Çehov herkesi evinde ağırlamıştır. 1894 yılının bir bölümünü yurtdışında geçirmiş, bu arada kendisi de vereme yakalanmış, tedavi için Kırım’a gitmiştir. Çehov 1895 yılında ‘Martı’ oyununun ilk versiyonunu yazmıştır. Ayrıca ‘Sahalin Adası’nı yayınlamıştır. Aynı yıl ünlü yazar Tolstoy ile tanışma fırsatı da bulmuştur. Oyunun St. Petersburg’daki ilk gösterimi başarısızlıkla sonuçlanmıştır. 1897 yılında ‘Köylüler’ adlı uzun öyküsünü yayınlatmıştır. 1898 yılında Sanat tiyatrosunu Stanslavski ile birlikte kuran Nemiroviç-Dantçenko Martı’yı sahnelemek için Çehov’dan izin istemiş, bu arada Çehov, ilerde evleneceği aktris Olga Knipper ile tanışmıştır. Martı oyunu büyük başarı elde etmiştir. Aynı zamanda Çehov’un babası vefat etmiştir. Çehov 1899 yılında ‘Vanya Dayı’ nın ilk gösterimi yapmış, ‘Toplu Yapıtları’ nın ilk cildi yayımlatmıştır. 1901 yılında ‘Üç Kızkardeş’ sahnelenmiştir. Çehov, Kafkasya seyahatinden sonra bir ev yaptırdığı Yalta’ya dönmüş ve Olga Knipper ile evlenmiştir. Yalta’da devrin büyük yazarlarının ve sanatçılarının ziyaret ettiği yazar en çok Tolstoy’la ve Gorki’yle görüşmüştür. 1904 yılında ‘Vişne Bahçesi’ Moskova’da sahnelenmiştir. Çehov sağlığı bozulduğu için Olga ile birlikte Almanya’ya gitmiştir. Çehov 15 Temmuz 1904 tarihinde verem hastalığından Badenwiller’da hayata gözlerini yummuştur. Çehov’un bütün yapıtları ölümünden 40 yıl sonra 20 cilt halinde yayımlanmıştır. Bu yayının 8. cildinde Çehov’un birkaç bin mektubu yer almaktadır. Çehov’un tiyatro sevgisi çocukluk yaşlarında izleyici olarak başlamıştır. Vodvil olarak adlandırdığı birer perdelik oyunlarıyla, dörder perdelik oyunlarından ilk ikisi olan ‘İvanov’ ve ‘Orman Cini’ ni 1887-1890 yılları arasında yazmıştır. En ünlü eseri ‘Çalıkuşu’ dur. Vodvilleri taşra tiyatrosunda büyük başarı kazanmıştır. Bir Moskova tiyatrosunda sahnelenen ‘İvanov’ da çok büyük başarı sağlamıştır. ‘Orman Cini’ nin aynı başarıyı sağlamaması üzerine Çehov oyun yazmaya uzun süre ara vermiştir. ‘Martı’ ile tekrar oyun yazmaya başlaması ikinci başarısızlığı beraberinde getirmiştir. Son başarısızlıktan sonra Çehov tiyatroyla ilgisini kesmeye karar vermiştir. Bir mektubunda; “700 yıl yaşasam bir piyes yazmam. Nesine isterseniz bahse girerim.” ifadelerini kullanmıştır. Fakat bu sözleri geçerliliğini koruyamamıştır. Bu sırada ‘Vanya Dayı’ büyük övgülere layık görülmekteydi. ‘Martı’ nın ikinci sahnelenişinde kazandığı büyük başarı ‘Üç Kız Kardeş’ ve ‘Vişne Bahçesi’ni yazmasını sağlamıştır. Çehov’un oyunlarında geçiş dönemi Rusyası’ nın, bir rejimin son döneminin, etkileri görülmekteydi. Alt üst olmuş değerler, yıkılan toplumsal katmanlar, laçkalaşmış ilişkilerin varlığı en üst seviyedeydi. Oyunlarında Rus toplumunun tüm katmanlarından tipler görülmektedir. Hemen hemen tüm oyunlarında yinelenen tipler yok olan aydınlardır. İşlenen bir başka ana konu da, dönemin de etkileriyle gelecek umududur. Ayrıca özveri, sabır, çalışkanlık da oyunlarında sıkça işlenen konulardır. Çehov’un oyunlarında dikkat çeken bir husus genç karakterlerin daima coşkulu, dinamik, dürüst, uyumlu olması; yaşlı aristokrat kökenli karakterlerin de uyumsuz, çekilmez tipler olmasıdır. Bu da Çehov’un Çarlık Rusyası’na olumsuz bakış açısının bir göstergesidir.ESERLERİ: Besleme, Korkulu Gece, Seçme Öyküler, Kara Keşiş, Toplu Eserler, Bütün oyunları, Marangozun Köpeği Kaştanka, Martı, Vanya Dayı, Vişne Bahçesi, Üç Kızkardeş, Teklif, Jübile, Düğün, Bir Taşralının Öyküsü, Asma Katlı Ev, Hikâyeler, Belalı Misafir.

PHP Code Snippets Powered By : XYZScripts.com