Cappadox Kapadokya (14 – 19 Haziran 2018)

Müzik, çağdaş sanat, gastronomi ve açık hava disiplinlerinin bir araya geldiği etkinliklerde yerel ve ulusal yaratıcıları, tüm dünyadan katılımcılarıyla buluşturan Cappadox’un bu yılki teması “Sessizlik”.

Cappadoxluların ve Kapadokyalıların yoğun ilgisi üzerine 6 güne uzatılarak Volkswagen ana sponsorluğunda 14 – 19 Haziran tarihlerinde yapılacak.

Cappadox Kapadokya (14 – 19 Haziran)
BİLET İÇİN
MOBİLET

 

SESSİZLİK

Kelimelerin gücünü kaybettiği “hakikat-sonrası” bu dönemde, sessizlik hangi anlamları barındırabilir?

Sessizlik bir ruh hali midir? Yoksa fikir değişikliği mi?

Veya, seslerle dolu bir dünyada sükunet ya da huzur arayışı mı? Bir kaçış mı?

Daha derin içgörülere bir davet midir? Dilin ve anlamın sınırlarında, dünyayı temelden anlayabilmek için bir farkındalığa mı teşvik eder?

Korku mudur? Baskıdan mı kaynaklanır?

Sessizlik bir müdahale midir, bir kırılma mı, yoksa duraksama mıdır? Türkçe‘de bu kelime “ses-siz” diye okunur. Gerçekten mutlak sessiz bir ortamı deneyimlemek mümkün müdür?

Genelde, rastgele çevresel sesleri tasvir etmek için kullanılan sessizlik, pek çok farklı ve zıt çağrışımlar ve mecazi anlamlar içerir. Bir iletişim biçimi ve özel bir ifade tarzıdır. Sessizlik onaylama anlamına da gelebilir, itiraz da olabilir. Keder de ifade edebilir, dehşet, utanç veya öfke de; aynı zamanda da, kabul, saygı, samimiyet ve neşeye de gönderme yapar. Veya şunlar da olabilir:

“… derin bir depresyonun uyuşmuşluk halidir; konuşmada nezaketi esirgemektir; ağır işkence altında, yoldaşlarının isimlerini vermeyi reddeden siyasi mahkumun cesur sessizliğidir; polis devletinde sürekli göz hapsinde yaşamak zorunda olan vatandaşların temkinli sessizliğidir; ürkekliğin sessizliğidir; derin düşüncelere dalanların sessizliğidir; ibadet edenlerin sessizliğidir…”

Sessizliğin mutlak olmadığını düşünen John Cage, “Boş uzam veya boş zaman diye bir şey yoktur. Her zaman görülecek ve duyulacak bir şeyler vardır,” der.

Cage, rastlantısal müziğinde zamansallığı inşa ederken sessizliği tam da merkeze oturtur. Bu yaklaşımını, 1952’de, çığır açan performansı 4’33” (4 dakika 33 saniye) ile radikal bir noktaya taşır. Dinleyiciler, “mutlak” sessizlik içinde konser salonunda oturmuş Cage’in yeni bestesinin dünya prömiyerini beklerlerken, çıkardıkları istemsiz sesler bestenin kendisini oluşturur. Sessizlik, genellikle, bir performansın başını veya sonunu belirler, ancak 4’33” ’de, performansın kendisidir. Notasız ve çevresel seslere işaret eden 4’33”, çevremizle (ve de kendimizle) ilgili bilinçli bir farkındalığa çağırır.

Aklın kıyısında ortaya çıkan sessizlik, bir yokluğun varlığına da işaret edebilir, söylenemeyene veya temsil edilemeyene de.

Yahudi Soykırımı’ndan sonra, “Auschwitz’den sonra şiir yazmak barbarlıktır,” diyen Alman düşünür Theodore W. Adorno, aynı zamanda da, “Izdırabın sesini duyurmak her hakikatin önkoşuludur” der. Adorno için sessizlik, tarihte bir kırılmayı imlerken, aynı zamanda da insanın gerçeği söyleme dürtüsünü baskılayan bir duruma da işaret eder. Benzer biçimde Michel Foucault da, sessiz kalma eyleminin kendisinin baskı içerdiğini öne sürer. 4 Öte yandan, Susan Sontag ise, medya hakimiyetindeki kültüre atıfla, dilin itibarı düşerken, sessizliğinkinin yükseldiğini belirtir.

Peki, o zaman, sessizlik nedir? Nasıl düşünülebilir?

Olağanüstü jeolojik yapısı ve çok katmanlı tarihi ile Kapadokya oldukça yoğun bir yer. Cappadox 2018 bizi, bu benzersiz coğrafyanın ortasında sessizliği dinlemeye davet ediyor.

PHP Code Snippets Powered By : XYZScripts.com